Görünmez bir kâbusun önünden kaçar gibi gözlerimi oğuşturdum. Üzerinde temiz martıların uçuştukları koyu Prusya mavisi denize baktım. Karşı sahil mor tepeleri, beyaz yalıları, koyu nefti ağaçlıklarıyla sanki ebedi bir keyif uykusuna dalmış gibiydi. Fon Sadriştayn'ın uzvî istirahatinden, her ânına mantıkla hesap karışan saadetinden, çamaşır yıkayan, yemek pişiren, tahta silen, kundura boyayan aşkından tiksiniyordum. Tâ orada... Şu küçük yalıcıkta müsrif, hesap bilmez, saz benizli, narin, şık bir ...