"Duvarımda hiç tanışmadığım bir kadının fotoğrafı asılı; sol köşesi yırtılmış ve bantla
yapıştırılmış. Elleri belinde, doğrudan kameraya bakıyor ve gülümsüyor. Özenle ütülenmiş
bir döpiyes giymiş, dudaklarına koyu kırmızı ruj sürmüş. 1940'ların sonu ve henüz otuzuna
varmamış. Açık kahverengi teni pürüzsüz, gözleri hâlâ genç ve neşeyle bakıyor. İçinde
büyümekte olup beş çocuğunu annesiz bırakacak ve tıbbın geleceğini değiştirecek tümörden
habersiz. Fotoğrafın altında adın ...